Günde 200 dolara işçi bulunamıyor! Avdagiç’ten dikkat çeken analiz önerisi
İTO Lideri Şekib Avdagiç, “’Döviz kuru bu kadar olmalı’ söylemi bana göre tehlikelidir. Dövizin 30 lira olduğu yerde 40-45 lira olması lazım demek çok ciddi bir sıçrama demektir. Hem hızlı yükseliş hem de hızlı iniş sizi vuracaktır. Bu nedenle gerçekçi, istikrarlı ve enflasyonla korele bir döviz kuru istiyoruz. “Rakamlardan asla bahsetmiyoruz ve bunun doğru olduğunu düşünmüyorum.”söz konusu.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, ekonomi gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Avdagiç, iş dünyası olarak döviz kurunun gerçekçi bir rotaya taşınmasının Türkiye’nin ihracatla ilgili hedeflerine ulaşması açısından önemli olduğunu ifade ederek, “İş dünyasının en acil çözüm bekleyen üç sorunu var. En önemli konu, Türkiye’nin ihracatla ilgili hedeflere asla takılıp kalmamasıdır. Bunun için en önemli konulardan biri döviz kurunun gerçekçi olmasıdır. Burada dövizin yükselmesi veya düşmesi gerektiğini söylemiyorum. Bizce gerçekçi bir döviz kurunun en önemli göstergesi, enflasyon artışı ile döviz kuru artışı arasındaki korelasyonun bozulmamasıdır.” söz konusu.
Avdagiç, dövizdeki ani hareketin enflasyon ile kur artışı arasındaki korelasyonu bozduğunu vurgulayarak, iş dünyasının ‘makul ve dengeli bir döviz kuru seyri’ beklediğini vurguladı.
Avdagiç, “2023’e dolar bazında 19 lirayla başladık, yaklaşık 29 lirayla bitirdik ama yıl içinde her ay yaklaşık 0,9 liralık bir artış var. Aritmetik olarak ama öyle olmadı. Dolar 5-6 ay 19 lirada kaldı, sonra çok hızlı bir şekilde 27-28 liraya yükseldi. Önceki dönemlerde de aynı şekilde hızlı çıkışlar yaşandı. Dolayısıyla iş dünyasında döviz kurlarındaki ani değişimlere karşı hâlâ genlerimizde bir savunma sistemi var. Bu beklentinin ortadan kalkması çok önemli. Bu sayede insanlar birikimlerini daha çok TL cinsinden değerlendirecek, daha fazla öngörüde bulunabilecek ve kredi ihtiyaçlarını pahalı döviz üzerinden karşılayabilecekler. Şu anki beklentimiz makul ve istikrarlı bir döviz artışıdır. Burada enflasyon her zaman yüzde 40 ise, döviz kuru yüzde 40 olmasa da yüzde 36 arttığında korelasyonun bozulmadığı tahmin ediliyor. Ancak enflasyonun yüzde 40 olduğu bir yerde döviz kurunun yüzde 20 artması durumunda döviz kurunun ihracata hiçbir etkisinin olmadığını söylemeyi doğru bulmuyoruz. “Biz bu çizgideyiz” dedi.
“GERÇEKÇİ VE İSTİKRARLI BİR DEĞİŞİM İSTİYORUZ”
Döviz kuruna ilişkin rakam vermenin tehlikeli olduğunu belirten Avdagiç, şöyle konuştu: “’Döviz kuru bu kadar olmalı’ söylemi bana göre tehlikelidir. Dövizin 30 lira olduğu yerde 40-45 lira olması lazım demek çok ciddi bir sıçrama demektir. Hem hızlı yükseliş hem de hızlı iniş sizi çarpacak. Bu nedenle gerçekçi, istikrarlı ve enflasyonla korele bir döviz kuru istiyoruz. Asla rakam söylemiyoruz ve bunun gerçek olduğunu düşünmüyorum. Mesela doları 25’e düşürürsünüz; O zaman enflasyon düşecek, ihracat azalacak. Ama ithalat patlıyor. Peki dış ticaret açığını nasıl yöneteceksiniz? “Demek yıllardır çözemediğimiz sorunu daha da derinleştirmiş olacaksınız.”dedi.
“ENFLASYONU ÇOK HIZLI BİR ŞEKİLDE TEK HANELERE DÜŞMEMİZ GEREKİYOR”
İTO Lideri Avdagiç, son dönemde kredi maliyetlerinin arttığına dikkat çekti. Avdagiç, “Daha önce krediye erişimde sorun vardı, şimdi asıl sorun kredi maliyetlerinin yüksek olması” dedi. İş dünyası olarak, enflasyonda istenilen bir düşüş eğilimi oluşmadığı sürece kredi faizlerindeki düşüşün hem Türkiye’nin hem de dünya ekonomik gerçeklerini etkilemeyeceğini çok net biliyoruz. Enflasyonu çok hızlı bir şekilde tek haneye indirmemiz gerekiyor. Tek haneli rakamlara indiğinde kalıcı olması, hatta daha da aşağıya inmesi gerekiyor. “Yüzde 9-9,5 bile şu anda yüksek bir oran.”
“YENİ TCMB BAŞKANIMIZLA BİRÇOK KONUDA SAĞLADIĞIMIZ İLERLEMEYİ DEVAM EDECEĞİZ”
İş dünyasının daha hızlı ve etkin ilerlemesi için gerekli konuları muhataplarımız, Bakanlarımız, ilgili kurumlar ve yerel yönetimlerle paylaşmaya devam edeceğiz.”Şekib Avdagiç, “ Umudumuzu kaybetmiyoruz. İş dünyasının temsilcileri olarak hiçbir zaman umutsuz olma lüksümüz ve niyetimiz yoktur. Gaye Hanım’ın kısa süreli kalışında dahi hem genel hem de birebir görüşmelerde birçok konuyu kendisine aktardık, kamuoyuna açıklamadığımız birçok konuda net ilerlemeler kaydettik. Dolayısıyla yeni TCMB Başkanı Sayın Fatih Karahan ile aynı süreç devam edecek. Bu konumda olanların da bizim gibi iş dünyasının taleplerini dikkate aldığını görüyoruz. Tüm Bakanlıklarla iletişim kanallarımız açık, sorunlarımızı aktarabiliyoruz. İş dünyasının karşı karşıya olduğu süreçlerde iş gücüne erişim, yabancı misafirlerimizin istihdam politikasının gözden geçirilmesi gibi pek çok konu gündemimizde yer alıyor. Radarımızda sadece enflasyon, TCMB ve finansmana erişim yok. “Birçok farklı alanda pek çok konuyu yetkililere ulaştırıyoruz.”Sanki konuşuyordu.
“ÇÖZÜM BEKLEDİĞİMİZ İKİNCİ KONU; İTHALATI CAZİP HALE GETİRMİYORUZ”
İş dünyasının acil çözüm beklediği ikinci konunun ise ithalatı cazip hale getirmemek olduğunu kaydeden Avdagiç, “İhracatın istikrarlı bir şekilde artmaya devam etmesini, ithalatın ise makul ölçüde yatay kalmasını, hatta düşüşe geçmesini bekliyorsak mutlaka ithalatı artırmamız lazım. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 80’in üzerinde.” gerekli. Geriye kalan yüzde 20’yi turizm ve hizmet ihracatıyla karşılayarak istikrarı sağlamalıyız.
Avdagiç, çözüm bekleyen üçüncü konu olarak yerli kaynakların etkin ve gerçek yönlendirilmesine işaret ederek, şunları kaydetti: “Yerli kaynakların etkin ve doğru yönlendirilmesi çok önemli. Çünkü bu konudaki algıyı ve beklentiyi doğru yönetemezseniz insanlar dövizde kalmaya devam edecek. Tasarrufları bankalarda ama yastık altında döviz olarak kalmaya devam ediyor.”söz konusu.
“ÜCRETLİLERDEN ALINAN VERGİ ‘AŞIRI TABAN’A YAYILMIŞTIR”
Verginin tabana yayılması konusuna da değinen Şekib Avdagiç, bunun iş dünyasına yeni bir yük getireceğini düşünmediğini belirtti. Avdagiç, “Bu konuda Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’e yüzde 100 katılıyorum. Aynı zamanda ücretli kesimdeki ‘taban aşımı’na yayılan verginin de daha akılcı hale getirilmesi gerekiyor. Patronun cebinden her yıl çıkan 100 liranın 51 lirası çalışana gidiyor. Bu vergi dilimlerindeki durum nedeniyle çalışan, ikinci ayda hızla ikinci vergi dilimine, dördüncü ayda ise dördüncü vergi dilimine geçiyor. “Burada patron da mağdur, çalışan da maaş bordrosunda SGK ve vergi dilimleri olarak gördüğü rakamın yüzde 40’ını ödediğini görüyor” dedi.
“HİZMET İTHALATI 51 MİLYAR DOLAR SEVİYESİNDE”
Hizmet İhracatçıları Birliği’nin (HİB) de başkanı olan Avdagiç, 2023 yılını 100 milyar dolarlık hizmet ihracatıyla kapattıklarını hatırlattı. Avdagiç, hizmet ihracatının yanı sıra ithalatın da rakamsallaştırılması ve analiz edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Geçen yıl hizmet ithalatının 51 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiği bilgisini paylaşan Şekib Avdagiç, “İhracatçılarımız neden yabancı lojistik firmalarını tercih etmek zorunda kalıyor? Bunların cevabını aramalıyız. Mal ihracatı ve ithalatı uzun zamandır bilinen ve yakından takip ettiğimiz kavramlardır. Hizmet ihracatı yeni bir kavram ama hizmet ithalatı kamuoyunun gündeminde yer almıyor. Mal ihracatı ve ithalatı birlikte analiz edildiği gibi hizmet ihracatı ve hizmet ithalatının da rakamsallaştırılarak sunulması ve alt kırılımlarının da aynı şekilde verilmesi gerekmektedir.
“İŞ DÜNYASINDA VE OKULDA 1 MİLYON GENÇİ İŞ DÜNYASINA ÇEKMEMİZ GEREKİR”
Araştırmalara göre Türkiye’de ‘ne işte ne de okulda’ olan genç sayısının 3 milyona yaklaştığını belirten Avdagiç, “Türkiye’de ‘ne işte ne de okulda’ olan gençlerin sayısı 3 milyona yaklaşıyor. AB’nin 2,5 katı. 3 milyona yakın gencimiz ne çalışıyor ne de okulda. Türkiye’de ‘ne işte ne de okulda olan’ yaklaşık 3 milyon gencin 1 milyonunu çekmek için elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Genç nesli iş dünyasına girişimci olarak değil, çalışan olarak, sanayi ve ticarette çalışan olarak da iş dünyasına dahil etmemiz gerekiyor. Bizim neslimize de büyük sorumluluk düşüyor. Bu çocukları eğittik ve onları iyi bir eğitim ortamında yetiştirdik. Akvaryum… Bu gençler şu anda çalışmadan, üretmeden, iş dünyasına girmeden, ebeveynlerinin verdiği harçlıklarla hayatlarını sürdürüyorlar. Burada aşırılık ile aşırılığın ortasında, biraz da aşırı uçta gibiyiz. Bir diğer ekstrem durumda staj yapmaya gelen çocuğa gidip sadece fotokopisini çekip 4 hafta sonra göndermemeliyiz. “Bir öğrencinin torna tezgahında veya CNC makinesinde görev almadan torna tesviye bölümünden mezun olmaması gerekir” dedi.
İTO olarak 6 yazılım dalında nitelikli insan yetiştirmek amacıyla SoftİTO projesini hayata geçirdiklerini anlatan Avdagiç, “Bunu orada gördük. O sınıflarda arkeoloji doktorası olanlar var, lise öğrencileri var, lise mezunları var, üniversitede okuyan ama bölümünden memnun olmayanlar var, üniversite mezunları var. Onlara bir kapı açtık, şu anda ikinci etap devam ediyor. “Bütün mezunlar çabalıyor” dedi.
“TUZLA TERSANELER BÖLGESİNDE KAYNAKÇILAR GÜNLÜK 100 DOLAR ALIRKEN ŞİMDİ 200 DOLAR İSTİYORLAR”
İTO Lideri Avdagiç, eğitimli çalışan sayısındaki yetersizliğe dikkat çekerken, Tuzla tersaneleri bölgesindeki kaynakçı sorununu örnek gösterdi. avdagic , “Tuzla tersaneleri bölgesindeki kaynakçılar günlük 100 dolar alırken, artık 200 dolar talep ediyor. Artık süreç Uzakdoğu’dan kaynakçı getirme noktasına geldi. Ancak çocuklarımızı eğitemez ve bu işlerde çalıştıramazsak, sistemi gözden geçirmemiz gereken bir durum ortaya çıkıyor. Yeni bakanımız süreci Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) aracılığıyla sürdürüyor. Şu ana kadar yaşanan deneyimlerin olumlu ve olumsuz sonuçlarını da dikkate alarak MESEM’leri hızla geliştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Buradan iyi bir sonuç almamız lazım. “Tarihsel genlerimizde var olan kalfalık ve çıraklık yapısını yeniden hayata geçirmeliyiz.”söz konusu.
“EĞİTİM PLANLAMAMIZI YENİDEN GÖZDEN GEÇİRMELİYİZ”
Nitelikli iş gücü planlamasında üniversitenin önemli bir konuma sahip olduğunu belirten Şekib Avdagiç, üniversite konseptinin kendini yenilemesi gerektiğinin altını çizerek, “Eğitim planlamamızı gözden geçirmeliyiz. 81 ilimizin her birinde üniversite var. Politikamızın bu bölümlerini güncellememiz gerekiyor. Evet doktor, mühendis, avukat olmak için üniversiteye ihtiyacınız var. Ancak yazılım sektörü artık 4 yıllık eğitim gerektirmiyor. Bazı sertifikalara sahip olmak ve yeni deneyimler eklemek birçok şeyden daha değerli olabilir. Örneğin şef olacaksanız makul kursları tamamladıktan sonra nitelikli bir şefin yanında eğitim almak 4 yıllık bir üniversiteden mezun olmaktan daha değerlidir. Bu eğilim ABD ve Avrupa’da da mevcut. Bu nedenle üniversite konseptinin mutlaka kendini yenilemesi gerekiyor” dedi.